4. İstanbul KOBİ’ler ve Bilişim Kongresi Webinarı: Yeşil Dünya, Teknoloji ve İhracatçı KOBİ’ler

4. İstanbul KOBİ’ler ve Bilişim Kongresi Webinarı: Yeşil Dünya, Teknoloji ve İhracatçı KOBİ’ler

Ana Medya Sponsorumuz KobiEfor’ un haberi https://www.kobi-efor.com.tr/edergi/sayilar/2021/11/#p=24 

Türkiye Bilişim Derneği (TBD) İstanbul Şube’nin düzenlediği, KobiEfor’un medya ana sponsoru olduğu; 4. İstanbul KOBİ’ler ve Bilişim Kongresi (KOBİ21) Webinarı, ‘Yeşil Dünya, Teknoloji ve İhracatçı KOBİ’ler ana temasıyla çevrimiçi gerçekleştirildi. Kongre’de Avrupa Yeşil Mutabakatı’na hazırlanırken ve dijital dönüşüm sürecinde KOBİ’lerin yapması gerekenler masaya yatırıldı.

Türkiye Bilişim Derneği (TBD) İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen ve dergimiz KobiEfor’un medya ana sponsoru olduğu; 4. İstanbul KOBİ’ler ve Bilişim Kongresi (KOBİ21) Webinarı, ‘Yeşil Dünya, Teknoloji ve İhracatçı KOBİ’ler’ ana temasıyla çevrim içi gerçekleştirildi. Açılış konuşmalarını; TBD İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Tiryakioğlu ve KOSGEB eski Başkanı, KobiEfor Yazarı  ve Dünya Gazetesi Yazarı Hilmi Develi’nin gerçekleştirdiği ve TBD İstanbul Yönetim Kurulu Üyesi Birden Siyahi’nin sunduğu webinarın ilk gününde ‘Avrupa Yeşil Mutabakatı ve İhracatçı KOBİ’ler’, ‘Potansiyeli Keşfet, Yeni Nesil Yazılımlar’, ‘Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Sektörel Etkileri’, ikinci günde de ‘Mavi Beyaz Robotlar’ ve ‘Bulutların Üstündeyiz, Farkında mıyız?’ başlıklı paneller düzenlendi.

Dijital ve yeşil dönüşüm küresel gündemin merkezinde
TBD İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Tiryakioğlu, son yıllarda teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesinin çevre sorunlarını artırdığını ve artırmaya devam ettiğini, 21. yüzyılın, dijital ve yeşil dönüşümü küresel gündemin merkezine taşıdığını, ekonomik büyümenin sürdürülebilir biçimde sağlanması hedefinin dünya ekonomisinin neredeyse tüm aktörleri tarafından benimsendiğini söyledi.

Bu sürecin ve devam eden Pandemi’nin KOBİ’lere etkisinin hepimizin öncelikli konusu olduğunu vurgulayan Tiryakioğlu, tüm Dünya ülkelerinin iklim değişikliğinin ve biyolojik çeşitlilik kaybının küresel bir sorun olduğunu kabul ettiğini, birçok mecrada iklim değişikliğiyle mücadele, karbon piyasaları, emisyon ticaret sistemi, sürdürülebilirlik ve Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) gibi konuların görüşüldüğünü ve çalışmalar yapıldığını anlattı.

Tiryakioğlu, Avrupa’nın 2050’de ilk karbon-nötr kıta olması hedefiyle yola çıkan ve bütün sanayisini dönüştürmeyi gerektiren bir yeşil büyüme stratejisi olan AYM’nin hedeflerinin tüm sektörleri kapsadığına dikkat çekti: “Özellikle karbon emisyonunun artışında büyük payı olan ulaşım, inşaat, tarım ve enerji üretimi gibi sektörlerin Yeşil Mutabakat kapsamında öngörülen düzenlemelere uyumu büyük önem arz etmektedir. Bu yeni politikalar ülkemizi doğrudan ve dolaylı olarak etkileyecek. Uluslararası arenayı en çok etkileyecek düzenleme ise Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’dır. İlk etapta demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre ve elektrik sektörlerini etkileyecek mekanizma için sektörlerimizin de hazırlıklarını yapmaları gerekmektedir.”

Tiryakioğlu, TBD olarak Türkiye’nin ve Dünya kenti olan İstanbul’un, sektörleriyle, ticaretiyle, vatandaşıyla, doğaya ve yaşayan tüm canlılara saygılı, dijital dünyada örnek bir şehir, örnek bir ülke olması için üzerlerine düşen tüm görevleri yapacaklarını, KOBİ’lerin ve sektörlerin ihtiyacı olan her noktada her zaman yanında olmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

Açılış konuşmasında dergimiz KobiEfor’un Yeşil Enerji ve önceki ayda yayımlanan Yeşil Mutabakat kapak dosyalarından da alıntılar yaparak Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) hakkında bilgiler veren KOSGEB eski Başkanı, KobiEfor Yazarı ve Dünya Gazetesi Yazarı Hilmi Develi, AYM’ye uyumun öneminin altını çizdi.

Avrupa Yeşil Mutabakatı ve İhracatçı KOBİ’ler
Moderatörlüğünü KOSGEB eski Başkanı, KobiEfor Yazarı ve Dünya Gazetesi Yazarı Hilmi Develi’nin yürüttüğü ‘Avrupa Yeşil Mutabakatı ve İhracatçı KOBİ’ler Paneli’nde Organize Sanayi Bölgeleri’nin (OSB’ler) sürdürülebilirlik ve yeşil mutabakata yönelik yaptıkları hazırlıklar ve çalışmalar anlatıldı. AYM ile ilgili Bakanlıkların çeşitli eylem planları yazdığını ancak önemli olanın bunların uygulanması, katkısının somutlaştırılması ve özellikle OSB’lerin dikkate alınması gerektiğinin altını çizen Hilmi Develi, OSB’lerin özerkliğini ortadan kaldıran yeni taslak düzenleme ile AYM’yi çelişkili bulduğunu söyledi. AYM ile ilgili Ticaret Bakanlığı ve ilgili Bakanlıkların hayata geçirilen eylem planlarını çok güzel bulduğunu, uygulama konusunda karamsar olmadığını vurgulayan Develi, ilk uygulamaların ise OSB’lerde olması gerektiğini düşündüğünü paylaştı.

İstanbul Dudullu OSB Yönetim Kurulu Başkanı Bahri Murat Önay, önemini vurguladığı AYM’nin çok büyük yaptırımları ve getirileri olacağını söyledi. AYM’nin gerektirdiği her şeyi yapabileceğimize inandıklarını paylaşan Önay, yenilenebilir enerjinin tercih edileceğini, bütün petrol ihraç eden ülkelerden ve petrolden kaçış başlayacağını, ancak yeşil enerji üretmenin pahalı olduğunu, nükleer enerjinin çok büyük rekabet avantajı bulunduğunu, HES’lerin yeşil enerjiyle çok uyumlu olduğunu kaydetti. Türkiye’nin AYM’ye uyumu ciddiyetle ele alıp, önümüzdeki 30 yılı çok ciddi biçimde planlaması gerektiğini söyleyen Önay, “Türkiye’nin topyekün yeşil enerjiye dönmesi lazım” dedi. Sanayicilerin atığını çöpe atmadığının, senelerdir sıfır atık konusuyla uğraştıklarının altını çizen Önay, tüm dünya beyaz eşya üreticilerinin Türkiye’de toplandığını da aktardı. Ranta yönelik yapılan çalışmaların tüm iyi yapılanların değerini kaybettirdiğini vurgulayan Önay, “Yeşil enerji Türkiye ekonomisini ya yüceltecek ya da altına dinamit koyacak. Ülke olarak yeşil enerjiye çok sıkı bağlanmamız lazım” dedi.

İstanbul Tuzla OSB (İTOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Recep Bilal Hancı, Türkiye’de Sıfır Atık Belgesi’ni alan ilk OSB olduklarını, Bölge sanayicilerini bilinçlendirerek, süreci kamu-OSB işbirliğiyle takip ederek, İTOSB firmalarının da sıfır atık belgesi almalarını sağladıklarını anlattı. Gri suları 10 yıldır kaynağında topladıklarını, Merkezi Atık Su Arıtma Tesis’lerinde arıtarak çevreye geri verdiklerini, ihtiyaçları kadarını sulamada kullandıklarını, kalanını İSKİ’ye deşarj ettiklerini paylaşan Hancı, atıksu arıtma tesislerinde fiziksel, kimyasal ve biyolojik arıtma yaptıklarını ve bu yıl arıtma tesisi kapasitelerini artıracaklarını açıkladı. ISO 14001:2004 Çevre Yönetim Sistemi Belgesi ve En Çevreci OSB ödülü aldıklarını, Bölge’deki tüm aydınlatmaları LED aydınlatmayla değiştirdiklerini, SCADA Sistemi ile enerji tasarrufu sağladıklarını dile getiren Hancı, “Biyokütle Enerji Santrali’miz ile 7.5 MW enerji (İTOSB’un 15 MW elektrik ihtiyacının yarısı) üretiyoruz. OSB’mizde çevreci ve sürdürülebilir bir sürü yatırımımız mevcut. Çevreyi ve sağlığı bozmadan bundan sonra da üretmeye devam edeceğiz” dedi. Pandemi’nin de etkisiyle Türkiye’nin tedarik lojistik ihracat üssü olmasının mümkün olduğuna işaret eden Hancı, ihracat rekorlarının da bunu doğruladığını söyledi. İş sağlığı ve güvenliği kurallarında zayıf ülkelerin ihracat potansiyellerinin düşeceğini düşünen Hancı, ilk etapta fazla yatırım gibi görünse de çevre yatırımlarının ihracatı arttırarak sürdürmeyi sağlayacağına değindi: “Hızlıca her şarta uyum sağlayan sanayicilerimizin AB standartlarına da hızlıca uyum sağlayacağını düşünüyorum.

Gebze OSB (GOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Vahit Yıldırım, gündemde olanın değil de gelecek 5 yılın projeksiyonunu masaya yatırmanın önemine değinerek, bireylerin ve devletin AYM ile ilgili yapacakları, mevzuatta değiştirilmesi gerekenler bulunduğunu söyledi. Acilen mevzuatın değişmesi ve değiştikten sonra üzerinde oynanmaması gerektiğini belirten Yıldırım, “Özellikle OSB’leri bu işin içine çekmek lazım” dedi. OSB’lerin rol model olabildiğine değinen Yıldırım, AYM’ye uyumun maliyetinin çok bulunduğunu ancak uyum sağlayamamanın maliyetinin çok daha fazla olacağını hatırlattı. Herkesin yetenekleri ve sorumlulukları mertebesinde görev yüklenmesi gerektiğini kaydeden Yıldırım, “Gelin seferberlik ilan edelim. Bu konuda dünyaya örnek olalım” çağrısı yaptı: “Özellikle bu konu beni heyecanlandırıyor. Rol model olmaya, maddi manevi her türlü görevi almaya hazır olduğumuzu söylüyorum.” Bugünden itibaren okullarda da eğitim verilmesi gerektiğini savunan Yıldırım, ‘ya olacak, ya olacak’ anlayışını insanların zihnine yerleştirmemiz gerektiğini ifade etti. Yıldırım, mevzuatta OSB’leri sarsacak konuların getirilmesi, yapının bozulması yerine belli konuların değiştirilmesi gerektiğine, yaşanmışlıkları olan büyük OSB’lerle tartışmadan yapılacak düzenlemenin çok ciddi sıkıntılar getireceğine değindi ve “Mevzuat oldu bittiye getirilerek değiştirilmemeli” dedi.

Eskişehir OSB (EOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, Türkiye’de AYM’ye uyum konusunda aktif bir iklim politikası belirlenmesi durumunda milli gelirimizin yüzde 7 artacağını, sanayide ciddi bir dönüşüm yaşanarak ileri teknolojilere geçiş olacağını ve istihdamın artacağını söyledi. Bu yeni dönemde tüm şirketlerin kendi karbon ayak izini net şekilde ölçeceğine değinen Küpeli, 2023’te uygulanacak ‘Sınırda Karbon Düzenlemesi’ nedeniyle artık şirketlerin maliyet kalemlerine karbon emisyon maliyetlerinin eklenmesinin gündeme geleceğini hatırlattı. AYM’nin önemine dikkat çeken Küpeli, 2020’de toplam ihracatımız içinde yüzde 42’lik payla en fazla ihracat yaptığımız Avrupa Birliği (AB) ile ekonomik ilişkilerimizin geleceği açısından Avrupa Yeşil Mutabakatı yoluyla buna uyum sağlamamızın hayati önem taşıdığını söyledi: “Eğer zamanında gerekli düzenlemeler, iyileştirmeler ve uyum çalışmaları yapılmadığı takdirde, ihracatta çok ciddi bir pazar kaybına uğrama tehlikemiz bulunduğu açıktır. Bu kapsamda Türkiye olarak bulunduğumuz noktaya bakmakta fayda bulunmaktadır.”

Türkiye’nin en büyük 2. OSB’si olarak önceki yıllarda bir AB projesi kapsamında yabancı ortaklarıyla birlikte çok kapsamlı bir Endüstriyel Simbiyoz Projesi gerçekleştirdiklerini ve projeyle bir sanayi kuruluşunun atığının başka bir sanayi kuruluşunun ana hammaddesi olarak kullanılmaya başlandığını, daha sonra projeyi yerel bazda kalkınma ajansının da katkısıyla tekrar geliştirerek çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan Küpeli, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Dünya Bankası işbirliğiyle sürdürülen ‘Yeşil OSB’ler Projesi’nin ikinci fazına seçilen 2 OSB’den biri olan Eskişehir OSB’nin gerçekleştirdiği çalışmalarla yeşil sanayi ve yeşil dönüşüm konusunda ülkemizdeki OSB’lere örnek gösterildiğini dile getirdi.

2. GÜN Mavi Beyaz Robotlar
Kongrenin ikinci gününde ‘Mavi Beyaz Robotlar Paneli’nin moderatörlüğünü yürüten Doğuş Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ve TBD İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi Prof.Dr. Gonca Telli, robotların insanların güçlükle yapabildiklerini kolaylıkla yapabildiğini, örneğin; deprem önleme, yangının ilerlemesi, seller gibi afetlere ilişkin simülasyon sistemleriyle olası senaryoların çok daha net ortaya konabildiğini, böylece önlem alınabileceğini anlattı.

Universal Robots Türkiye & MEA Ülke Müdürü Kandan Özgür Gök, KOBİ’lerin dijital dönüşümü gerçekleştirmesinde en kolay yolun cobot teknolojisi olduğunu söyledi. Universal Robots’un otomasyonu herkes için erişilebilir hale getirmeye çalıştığını aktaran Gök, üretim yöntemlerini dijital dönüşüme uygun değiştirmek isteyen KOBİ’lere kolaboratif robot kullanımının avantajlarını anlattı: “KOBİ’lerin ayakta kalıp rekabet edebilmesi için kolaboratif otomasyonun artık bir seçenek değil zorunluluk olduğu giderek daha yaygın şekilde kabul görüyor. Günümüzde en uygun maliyetli, en esnek, en kolay programlanabilen ve yatırım geri dönüşü en hızlı olan teknoloji cobot teknolojisidir.”

‘Dönüşüm için bugün başlayın’ mottosuyla hayata geçirdikleri kampanya ile KOBİ’leri cobot teknolojisiyle tanıştırdıklarını kaydeden Gök, cobot’ların yüksek veya düşük üretim adetlerinde geniş yelpazedeki ürün çeşitliliğinin olduğu üretimlere uyarlanabildiğini, üretimde yüzde 500’e varan verim artışı ve hızlı yatırım geri dönüşü sağlayarak, üretimde katmadeğer yarattığını ifade etti. Toplam robot pazarının yüzde 45’ini kolaboratif robotların kaplayacağını öngördüklerini kaydeden Gök, web sitelerinde 90 dakikada interaktif bir eğitimle robotu kolay programlama seviyesinde programlamayı öğretebildiklerini, böylece teknolojiye geçişte zorlanan KOBİ’lerin işlerini kolaylaştırdıklarını dile getirdi.

Öner Bilişim Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Kıvanç Öner, 100 yıldır hayatımızda olan robotların hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline dönüştüğünü söyledi. İşlerimizi yapan robotları ‘mavi robotlar’ (yükleri taşıyan cobotlar, İHA’lar vb.) yazılım tarafını ise ‘beyaz robotlar’ (sayısal olarak hizmet eden chatbotlar, ERP, MES, BPM, BI, CRM yazılımları, RPA, içecek otomatları vs.) olarak niteleyen Öner, Öner Bilişim olarak ERP, BI (iş zekası), HR-HCM (İK yazılımları) RPA ile işbirliği ve danışmanlık hizmetleri verdiklerini anlattı. Gelecekte ‘Ben robot değilim’ söyleminin değişerek, ‘Ben robotum’ ve ‘Ben bir robotla görüşmek istiyorum’a dönüşeceğini öngören Öner, “Biz, robotlar tarafından bakılan organik canlılar olacağız gibi görünüyor” dedi.

BiLiG OpEx Kurucu Ortağı Oğuz Özbek, Endüstri 4.0 ile birlikte dijital dönüşümün hayatımıza girdiğini aktararak, bu alandaki projelerin yüzde 50-70’inin başarısız, yüzde 64’ünün de maliyet etkinsiz olduğunu söyledi. Zaman içinde şirket olarak süreç ve veri madenciliğine yöneldiklerini belirten Özbek, başarılı otomasyon yatırımlarında dijitalizasyonun etkili olabilmesi için maliyet etkin uygulamaların devreye alınması gerektiğini ifade etti. Bunun için de süreç modelleme gerektiğine değinen Özbek, süreç madenciliği uygulamalarının yüzde 100 doğrulukla sürecin akışına hakim olmayı sağladığını, böylece simülasyonlarla geleceğe yönelik tahminlemeler yapabildiklerini anlattı. Süreç madenciliği, süreç yönetimi ve analiziyle ilgili bütün verileri tutarken kullanıcı düzeyindeki veriler için görev madenciliği gerektiğini de açıklayan Özbek, görev ve süreç madenciliği entegre edildiğinde bütün sürecin uçtan uca görülebildiğini kaydetti.

Potansiyeli Keşfet, Yeni Nesil Yazılımlar
Potansiyeli Keşfet, Yeni Nesil Yazılımlar Paneli’nin moderatörlüğünü yürüten TBD İstanbul Şubesi Onur Kurulu Başkanı Prof.Dr. Erdal Balaban, TBD’nin önceki yıllarda kullandığı ‘yazılımla kalkınma’ sloganını anımsatarak, ‘yazılımlar ve teknolojiler ekonomiye nasıl katmadeğer sağlayabilir, ihracattaki payını nasıl arttırabiliriz’in çok önemli olduğunu vurguladı.

TOBB Türkiye Yazılım Meclisi Başkanı Ertan Barut, bilişim sektörünün, özellikle yazılımın birçok sektörde ve ihracatta vazgeçilmez olduğunu söyledi. Türkiye’nin yazılım ihracatının 800 milyar dolar, oyun yazılımlarıyla birlikte 1.5 milyar dolar, diğerleriyle birlikte toplamda 3 milyar dolar civarında olduğunu, bu rakamı artırmak için TOBB Yazılım Meclisi olarak çalışmalara başladıklarını aktaran Barut, yakın zamanda yazılıma özgü destek ve teşviklerin yayınlanacağını, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile yerli yazılımla ilgili çalışmalar yürüttüklerini duyurdu. Yeşil Mutabakat’ın çok etkili olacağını düşünen Barut, milli ve yerli yazılımın önemine de işaret ederek, AYM’ye yönelik üretim yapılmasında KOBİ’ler tarafında yazılım endeksindeki dönüşümün ihracata çok katkısı olacağını ifade etti.
Amaçlarının KOBİ’lerin teknolojilere uyum sağlaması olduğunu belirten Barut, farkındalığın artırılmasında STK’lara da devlete de önemli görevler düştüğünü vurguladı: “Önder olabilmek adına yazılım sektörüne çok büyük görevler düşüyor. Firmalar üretimlerini yaparken devletin ciddi anlamda teşvik ve desteğine ihtiyaç var. KOBİ’lerimizin de yazılım endüstrisine güvenmelerini öneriyoruz.” KOBİ’lere seslenen Barut, ERP, MES gibi alanlarda birçok yerli yazılım bulunduğunu belirterek, dijital dönüşüm ve yerli yazılıma dönük cesurca karar vermelerini önerdi. Barut, 3 yıl sonunda destek mekanizmalarıyla 10 milyar dolar ihracat rakamına ulaşılabileceğini öngördüklerini paylaştı.

TÜRKKEP Genel Müdürü Olcay Yıldız, AYM’ye uyumun önemini belirterek, şirketlerin en önemli yapması gerekenleri; ‘karbon salımını azaltmak, yeşil enerji kullanmak, karbon sertifikası almak’ diye sıraladı. 2025’te karbon sertifikası fiyatlarının ciddi oranda artacağı uyarısını yapan Yıldız, ‘Üretimde daha az enerji tüketerek, yeşil enerji kullanarak nasıl üretebiliriz?’ sorusunun önemini vurguladı. Akıllı KOBİ Platformu’na ürünlerini koyduklarını anlatan Yıldız, “Gerçekten KOBİ’leri dijital tarafa motive etmeliyiz” dedi. Sanayi bölgelerinde yoğun olmak üzere 170 bayileri, 2 bin kadar müşterileri bulunduğunu paylaşan Yıldız, KOBİ’lerin, firmaların anladığı dilde konuşabildiklerini, bilişimcilerin kendileriyle iletişime geçebileceklerini dile getirdi.

PAPERWORK Firma Ortağı Tolga Eşiz, hizmet sundukları şirketlerin tüm dokümanlarını ve proseslerini yönettiklerini, verimliliği artırdıklarını, şirketlerden kağıdı ortadan kaldırdıklarını, süreçleri izlenebilir hale getirdiklerini, böylece devasa miktarda karbon salımının engellendiğini anlattı.

Salgının iyi noktasının firmaların uzaktan çalışma için gerekli altyapıya yatırım yapması gerektirdiğini ve ciddi oranda karbon salımına engel olduğunu ve MES’in KOBİ’ler için bir çıkış noktası olabileceğini söyleyen Eşiz, “İster dijitalleşin, ister dijitalleşmeyin. Dijitalleşmede dünya yerinde durmuyor, ister yakalarsınız ister yakalamazsınız. Bu hayati bir konu. Bunu yapmazsanız, birileri sizi ezip geçecek. Dijitalleşmezseniz veriye sahip olamazsınız. Oyunun adı değişti; yeni adı: hız. Yazılımdan MES’e bunlar olmazsa firmalar, oyundışı kalacaklar” dedi. Atatürk’ün “Her fabrika, bir kaledir” sözünü anımsatan Eşiz, AYM’nin tehdit değil, fırsat olarak görülmesi gerektiğinin altını çizdi.

TREXDCAS Genel Koordinatörü Taner Şenözdemir, Türkiye dahil 78 ülkede 300’den fazla firmaya yaklaşık 15 yıldır MES (Üretim Yönetim / Yürütme Sistemi) çözümü sunduklarını belirterek, asıl işlerinin fabrikalarda verimliliği artırmak olduğunu söyledi. Pandemi’nin kendileri için fırsata dönüştüğünü aktaran Şenözdemir, bu süreçte verimliliğini artırmak isteyen fabrikaların MES çözümlerine ihtiyacı olduğunun ortaya çıkacağını kaydetti. ‘Tek bacaklı bir sandalyede ayakta durmaya çalışıyor’ sözleriyle KOBİ’lerin durumunu özetleyen Şenözdemir, yenilikleri takip etmelerini, proaktif olmalarını, çalışanlarını geliştirmelerini önerdi. Şenözdemir ancak en önemlisinin; KOBİ’lerde farkındalık oluşturulması gerektiğini vurguladı: “Sektör farkındalık hikayesini çözmeli.”

Avrupa Yeşil Mutabakatının Sektörel Etkileri
‘Avrupa Yeşil Mutabakatının Sektörel Etkileri Paneli’nin moderatörlüğünü yürüten TBD İcra Kurulu Başkanı Dr. Aydın Kolat, insan kaynaklı iklim değişikliğinin sonuçlarının biyoçeşitliliğin azalması ve sosyal eşitsizlik olarak görüldüğünü, bunların ciddi problemler olduğunu, bunun için de üretimdeki tüm süreçlerin iyileştirilmesi gerektiğini söyledi.

SKD Türkiye Genel Sekreteri Konca Çalkıvik, iklim krizinin yıkıcı etkilerini azaltmak için 10 yılın çok kritik olduğunu, küresel ısınmayı 1.5 derecede tutmak için hakikaten çok ciddi önlemler alınması gerektiğini kaydetti: “Refah içinde yaşamamız için kaynakları iyi kullanmamız ve ortak bir vizyon etrafında hareket etmemiz lazım. KOBİ’lerde yeşil dönüşüm, kaynak verimliliği, aynı zamanda rekabet gücünün artırılması demek.” 2016’dan beri EBRD işbirliğiyle şirketlerin atıklarının değerlendirildiği bir e-ticaret sistemi kurduklarını, onu Döngüsel Ekonomi Platformu’na dönüştürdüklerini, 200’e yakın üye firmanın bulunduğu platforma üyeliğin ücretsiz olduğunu, bugüne kadar malzeme değişimiyle 1 milyon 750 bin Euro değerinde malzeme geri kazanıldığını bildiren Çalkıvik, tüm iş dünyasını bu platforma katılmaya davet etti. Çalkıvik, SKD Türkiye olarak, TÜSİAD ve Global Compact işbirliğiyle plastik atık girişiminde 50’ye yakın imzacıya ulaştıklarını, 34 şirketin daha az plastik kullanımına ilişkin taahhüt verdiğini; Bakanlığın Yeşil Mutabakat Eylem Planı Çalışma Grubu ile birlikte çalışmalar yürüttüklerini paylaştı: “Kaynakları verimli kullanmak, fırsatlardan yararlanmak önümüzdeki 10 yılda çok önemli.”

Değer Denetimi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Artak, henüz yeşil konusunda herhangi bir standartlaşma bulunmadığını, firmaların kendi yollarını kendilerinin belirlediğini söyledi. Artak, Büyük Veri’nin (Big Data) hayatımıza entegre olduğu bir yapıdan sözedildiğini, ortak refah, ortak vizyonun şekillendirilmesinde AYM’nin önemli olduğunu kaydetti: “Yeşil ekonominin yurdumuza çok yararı olacağını düşünüyorum.”

SAHA İstanbul Kurumsal İletişim Yöneticisi Muzaffer Ünsaldı, SAHA İstanbul’un 661 üyeye ulaştığını, bunların yüzde 83’ünü KOBİ’lerin oluşturduğunu, kümelerinde 21 üniversite bulunduğunu aktardı: “Hızlı ve yerli üretim gücümüzle büyüyoruz, sanayinin savunma sanayi ürünlerini üretiyoruz. SAHA İstanbul, yeni nesil sanayi kümelenmesi olarak da geçiyor. Bu yıl 13 Kasım’da hibrit bir fuar düzenliyoruz. KOBİ’ler yabancı delegasyonlarla biraraya gelecekler. 15 Kasım’dan sonra 3 ay sanal fuar devam edecek.” KOBİ’ler için en zor olanın üretimde optimizasyon için çağdaş uygulamalara geçilmesi olabileceğini söyleyen Ünsaldı, katılımcılara simülasyon çalışmaları ve mentorlar da sağladıklarını aktardı. Ünsaldı, “Sanayinin de ötesinde kendi ekosistemimizi kurtarmamız gerekiyor” dedi.

PAGDER Genel Sekreteri Murat İnkun, PAGDER’in yaklaşık 500 sanayici üyesi bulunduğunu belirterek, AYM’nin plastik sektörünü ilgilendiren tarafının döngüsel ekonomi eylem planı olduğunu söyledi. Geri dönüşüm tarafının önemine de dikkat çeken İnkun, plastik atık konusunun sık konuşulduğunu, gündeme geldiğini, tek kullanımlık ürünlerle ilgili bir planlama bulunduğunu, belli ürünlerin tamamen yasaklanmasının sözkonusu olduğunu, plastik ambalajlar içinde geridönüştürülmüş hammadde kullanılmasına ilişkin çalışmalar yürütüldüğünü anlattı. İnkun, AYM konusunda bütün STK’ların biraraya gelmesinin önemini vurguladı.

Bulutların Üstündeyiz, Farkında mıyız?
‘Bulutların Üstündeyiz, Farkında mıyız?’ Paneli’nin moderatörlüğünü yürüten TBD II. Başkanı Ali Yazıcı, bilişim altyapılarıyla ölçeklenebilirlik, verimlilik ve performansın, bulut ile birlikte de güvenlik konusunun öne çıktığına işaret etti.

Parametre CEO’su Can Dağdelen, bulutta kullanılan birçok uygulamaya değinerek, Netflix’in bugün online dizi izleme platformu olarak görüldüğünü ancak yakın gelecekte planına göre bulut tabanlı oyun sistemi vadedeceğini söyledi. Instagram güçlense de Facebook’un henüz ölmediğini hala Instagram’ın bir tık önünde olduğunu belirten Dağdelen, yolculuk ve trafikte bulut tabanlı sistemlere başvurduğumuzu aktardı. Parametre olarak mekânsal tabanlı veriler ürettiklerini ve mekânsal tabanlı süreç planlaması yaptıklarını kaydeden Dağdelen, tamamen bulut sistemi üzerinde yaptığı düzenlemeleri tasarlayabildiğiniz bir sistemden, bulut mimarisinden söz ettiklerini anlattı. Dağdelen, özellikle KOBİ’lerin hukuki tarafını da gözönünde bulundurarak daha hızlı bulut teknolojilerine uyum sağlamalarını önerdi.

GLOBALNET Genel Müdür Yardımcısı Nevzat Başar, verinin tarihine ilişkin bilgiler vererek, Türkiye’de internetin yaygınlaşmasıyla bugün her zaman ve her yerden her türlü veriye ulaşmanın mümkün olduğunu, verinin artık bir değere dönüştüğünü, veri hareketinin ancak bulutla çözülebileceğini söyledi. Bulut kullanan KOBİ’lerin çalışan tasarrufuna gidebileceğini, yazılımsal ve donanımsal ihtiyaçlarını bulut bilişimde oluşturacağından ciddi maliyet avantajı sağlayabileceğini belirten Başar, firmalara özellikle KOBİ’lere büyük avantajlar sağlayan bulut bilişimin; esneklik, internet altyapısını kullandığından veriye daha hızlı erişim, verimlilik, performans artışı sunduğunu anlattı.

Avukat ve TBD İstanbul Şube Yönetim Kurulu II. Başkanı Ceyda Akaydın, yazılım alanında fikri mülkiyet ve telif haklarına ilişkin bilgiler vererek, yazılımın mali haklarını devralmadıysanız, eser sahibi değilseniz onun sadece 1 kopyasını kullanma hakkına sahip olduğunuzu, yazılımda mali hak sahibi olunamayacağını söyledi. Bulutun tamamı değil ama dağıtık yapıdaki bulutlar açısından sorun yaşanabileceğine değinen Akaydın, mevzuatta yasal olarak güvenli ülkelere veri aktarılabileceğini, ancak dağıtık bulut kullanıldığında verinin nerede, hangi ülkede olduğunun bilinmediğini ve bunun risk olduğunu anlattı. İkinci riskse KVKK’ya başvurup veri aktarımıyla ilgili izin alınabildiğini ancak dağıtık bulutta bunun yapılamadığını kaydetti. Akaydın, veriyi yurtdışına çıkarmanın yüzde 100 yasak olmasa da izne bağlı olduğunun altını çizdi: “Kanun, ‘veriyi koru’ diyor. Küçük veya büyük olmayan şirketlerde o güvenliği sağlamak mümkün değil, bulut daha güvenli. Süreklilik açısından da düşünmekte fayda var.”

Önceki Ankara ve İstanbul’da yapılan KOBİ’ler ve Bilişim Kongresi, sürdürülebilir kalkınmanın vizyonunu gösterdi: ​​​​​​​Yeşil ve akıllı dijital dönüşüm - KOBİ EFOR
Sonraki 15. İSTANBUL BİLİŞİM KONGRESİ